18 Haziran 2015 Perşembe

302. Gazel

2 Ramazan 1436
19 Haziran 2015
03:22

Selâmün aleyküm aziz okuyucu. Bu yazıya başlamayı sürekli erteledim, erteledim ve nihayet tam da şimdi başlayabildim. Hesabıma göre 20 gün evvel yazmış olmam gerekiyordu lâkin o sıralarda birkaç meseleden dolayı yazamadım daha sonra da gerek üşengeçlik gerekse de sınavlar yüzünden 20 günü geçirdim. Şu an -çok şükür- zor da olsa kalemi elime alabildim. Bugünün işini yarına bırakma sözünü çok iyi idrak ettim.

Bu yazıda daha önce dinlediğim Farsça bir gazelin çevirisini sunacağım. Gazelin büyük bir kısmını bir arkadaşıma çevirttim, birkaç beyti de bir kitaptan buldum. Lâkin şiir Farsça haline benzerlik göstersin diye üzerlerinde biraz oynama yaptım.

Okumaya başlamadan önce gazeli
buradan dinlemenizi tavsiye ederim, fakat okuduktan sonra da dinleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=-aYT-nTdah8

Bu kadar mâlumattan sonra size bu gazele nasıl ulaştığımın hikâyesini anlatayım.

Aralık'ta bir haftalığına eve gittiğim zaman arkadaşımda teyp görmüştüm. Ben de alayım, hem kasetten hem de radyodan bir şeyler dinlerim diye düşündüm. Bu düşünceyle Doğubank'tan; radyo, kaset çalar, ses kaydı, usb okuyucu gibi bir sürü özelliği olan bir tane cihaz aldım (yalnızca kapatma düğmesi yok, şarj bitene kadar açık kalıyor). Eve sonraki gidişimde bulduğum eski kasetlerden 5-6 tanesini yanıma aldım. İçinde İsmet Özel'in, Ahmed Arif'in şiir kasetleri de vardı. Bunları dinledim ama bir süre sonra başka kasetleri de deneyeyim dedim ve işte o sırada üzerinde farsça ağıt yazan bir tanesini teybe koydum, çalmaya başladı. 87 yılından kalma olan bu kaset müthiş derecede hoşuma gitti. Daha sonra anladım ki meğer içindekiler ağıt değil Mevlâna'nın divanından gazeller imiş. Farsça dilini zaten seviyordum bu vesileyle ilgim bir kat daha arttı. Aradan bir süre geçti, Fatih'te yürürken bir sahafa denk geldim, bir baktım Divan-ı Kebir. Oradan satın aldım, boş zamanlarımda okumaya başladım. İşte böyle ulaştım. Derken içimdeki merak gitgide büyüdü... büyüdü, en sonunda İran'a gitmeye karar verdim. Allah'ın izniyle bu yaz yolcuyum. Yani demem o ki şu dünya çok ilginç. Babamın 28 yıl önce aldığı kaset nelere yol açıyor bakar mısınız? Twitter'da hep retweetledikleri bir cümle var ya hani, insan gerçekten hayret ediyor...

Twitter demişken, twitter sanki bizler için yapılmış bir sınıflandırma cihazı gibi. Pokedex vardı eskilerden hatırlarsanız. Tıpkı o pokedex gibi. Ama bu sınıfların içinde en çelişkili bir tanesi var ki o da, sürekli hukukçu olduklarına vurgu yapıp daha sonra sınavda kopya çekenler. Buna dikkat etmek lâzım diye düşünüyorum.

Evet şimdi gazele geçebiliriz. Gazel Mevlâna'nın 302 numaralı gazelidir. Gazelden çeviremediğimiz sadece 1 beyit var oraya yıldız koyacağım. Çevirememe sebebimiz de çok eski kelimelerden mürekkeb olması. Öyle eski ki sözlükte yok bu kelimeler. Önce Farsçasını sonra tercümesini daha sonra da Farsça hâlinin Latin harfleriyle yazılışını vereceğim.

!بـــــــــــــی قرار

در هوایت بی‌قرارم روز و شب
سر ز پایت برندارم روز و شب

روز و شب را همچو خود مجنون کنم
روز و شب را کی گذارم روز و شب

جان و دل از عاشقان می‌خواستند
جان و دل را می‌سپارم روز و شب

تا نیابم آنچه در مغز منست
یک زمانی سر نخارم روز و شب

تا که عشقت مطربی آغاز کرد
گاه چنگم گاه تارم روز و شب

می‌زنی تو زخمه و بر می‌رود
تا به گردون زیر و زارم روز و شب

*ساقیی کردی بشر را چل صبوح
زان خمیر اندر خمارم روز و شب

ای مهار عاشقان در دست تو
در میان این قطارم روز و شب

می‌کشم مستانه بارت بی‌خبر
همچو اشتر زیر بارم روز و شب

تا بنگشایی به قندت روزه‌ام
تا قیامت روزه دارم روز و شب

چون ز خوان فضل روزه بشکنم
عید باشد روزگارم روز و شب

جان روز و جان شب ای جان تو
انتظارم انتظارم روز و شب

تا به سالی نیستم موقوف عید
با مه تو عیدوارم روز و شب

زان شبی که وعده کردی روز وصل
روز و شب را می‌شمارم روز و شب

بس که کشت مهر جانم تشنه است
ز ابر دیده اشکبارم روز و شب


Seni düşünmekten kararsız kalmışım gece gündüz
Başımı ayaklarına koymuş secde etmişim gece gündüz

Geceyi de gündüzü de kendim gibi mecnun etmişim
Ne zaman bırakmışım onları ki kalsınlar gece ve gündüz

Aşıkların canları da gönülleri de çekip gitmiş
Ben de veriyorum gönlümü de canımı da, gece gündüz

Aklımın içinde gizleneni bulana dek
Başımı bir an bile kaşımayacağım, gece gündüz

Senin aşkın mutribliğe başladığından beri
Kâh çeng olmadayım kâh târ, gece gündüz

Senin (güzel ellerinin) mızrapla her bir vuruşunda
Feryâd ü figânım göklere yükselmededir, gece gündüz

-???

Ey aşıklar kervanının yularını çeken (gönüllerini elinde tutan)
Bu katarın içinde yol almadayım, gece gündüz

Mest olmuş kendinden habersiz bir deve gibi
Aşk yükünü durmadan çekmedeyim, gece gündüz

Senin dudaklarınla orucumu açana dek
Kıyamete kadar oruçlu olacağım, gece gündüz

O gün güzellik sofranda orucumu bozduğumdan
Her anım bayram olacaktır gece gündüz

Ey canı gecenin de gündüzün de canı olan (sevgili!)
Bekliyorum, bekliyorum gece gündüz

Bu zamana dek bayram etmemişim
Ay yüzün sayesinde bayram olacak gece gündüz

Visalin sözünü verdiğin geceden beri
Geceleri gündüzleri saymadayım, gece gündüz

Fazla fazla verdin ama hâlâ sevgine susamışız
Gözü yaşlı, ağlamadayız gece gündüz

Mütercim: Erdem Kurtoğlu

--------

Der hevâyet bî garârem rûz u şeb
Ser ze pâyet ber nedârem rûz u şeb

Rûz u şeb râ hemçu hod mecnun konem
Rûz u şeb râ key gozârem rûz u şeb

Cân u dil ez âşıkân mî hâstend
Cân u dil râ mî sipârem rûz u şeb

Tâ neyâbem an çe der megz e menest
Yek zemâni ser nehârem rûz u şeb

Tâ ki eşket mutribi âğâz kerd
Gâh çengem gâh târem rûz u şeb

Mî zenî to zehme vo ber mi reved
Tâ be gerdûn zîr u zârem rûz u şeb

*Sâgeyi kerdi beşer-râ çel sebûh u zen
Hemîr ender humârem rûz u şeb

Ey mehâre âşıkân der dest-i to
Der miyâne in ketârem rûz u şeb

Mî keşem mestâne bâret bi heber
Hemçu uştur zîr u bârem rûz u şeb

Tâ be nekşâ î be kendet rûze em
Tâ gıyâmet rûze dârem rûz u şeb

Çun zehâne fezl rûze bişkonem
Îyd-i bâşed rûzigârem rûz u şeb

Cân-ı rûz u cân-ı şeb ey cân-ı to
İntizârem intizârem rûz u şeb

Tâ be sâlî nîstem movkuf-ı îyd
Bâ mehi to îdivârem rûz u şeb

Zan-ı şebî ki va'de kerdî ruz-i vesl
Rûz u şeb râ mi şomârem rûz u şeb

Best ki kişt-i mihr-i cânem tişne est
Zebr-i dîde eşk bârem rûz u şeb

--------

Şiirdeki ahenge, ifadelerin güzelliğine, kelimelerin uyumuna bakınız. Bunlar masaya oturup yazılmış satırlar değil. Birdenbire söylenmiş ve üstelik şairin kendisi değil bir başkası tarafından kayda geçirilmiş satırlar. Şair demek istemiyorum esasen zira o bu yaptığını marifet saymıyor. Öyle olmasına rağmen tercümesi bile ne kadar güzel. İnsan gerçekten hayran kalıyor.

Bu sitede diğer gazeller de var, Farsça bilen bakabilir:
http://ganjoor.net/moulavi/shams/ghazalsh/sh302/

Olur da Şiraz şehrine gidersek, orada bir başka Farsça şiir çevirisi yayınlamak istiyorum.

"Altın ne oluyor, can ne oluyor; inci mercan danedir ki bir sevgiliye harcamadıktan, bir güzel dosttan fedâ edilmedikten sonra?"

Asıl dost kim, asıl sevilecek kim, iyi seçmek gerekiyor. Görünen o ki Mevlâna iyi seçmiş. Bakalım biz kimi seçeceğiz.

قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ

Dediler ki: Sübhansın (ya Rab!). Senin bize bildirdiğinden başka bildiğimiz yoktur. Şüphesiz sen Alîm'sin (her şeyi bilen), Hakîm'sin (hikmetle iş yapan).

Sağlıcakla kalınız.