20 Nisan 2019 Cumartesi

8784.

H’ye hayret elverdi.

Kısa bir süre önce bir büyüğümle konuştuk, nasılsın sorusuna cevaben “İyiyiz ya pek düzenimiz yok, hasta oluyoruz... Son günleri yaşıyoruz işte...” dedi. Ölüm ancak dışarıda kalanların fark edebildiği, insanın kendisinin fark edemediği bir gerçek sanki; böyle düşünüyormuşum. Son günleri yaşadığını söyleyince o çok, çok sevdiğim, bir ağırlık çöktü yüreğime. Ölüm kendisi için söz konusu olan kişinin farkındalığı cânıma yakıcı geldi. Elbette kim ölür kim kalır – gaybı Allah bilir.

Âdemoğlu ihtiyarladıkça iki şey gençleşir demiş ve biri de hayata karşı hırstır buyurmuş Efendimiz (s). Henüz yaşlı değilim ama yüksek ihtimal bundan ki düşündükçe yarıda kesilen hikayeler kemiriyor içimi. Biliyorum ömür vefa etmeyecek her birini yaşamaya, tek tek onarmaya ama yine de keşke böyle olmasaydı diyorum bazı defa; keşke, keşke demenin tavsiye edilmediğini biliyor olsam da.

Bir iki gün konuğam dünyede incitme felek
Beni sanma gidicek bir dahı bu yire gelem

Bir hikayede Zaman Adası’na gidiyordu şehzade ve babasının tuzağa düşmesini geri alıyordu. Öyle bir imkan yok ne yazık ki, olanın üzerine ancak şiir söyleyebiliyoruz.

So they continue enduring the ill-balanced twister, because, because... again he lost himself in deep waters.

Geçmiş-gelecek diye düşünüp durmayı bırak eğer hakikat bilir isen demiş çoktan ölmüş gitmiş biri, isabet de etmiş. Ama sonsuzluk arzusu ve yarımlıkların acısıyla teşne düşmüş develer gibi diken çiğnemekte, düşünceler ile kendini kanatmakta sakınca görmüyor insan. Böyle olmasa diyor.

Seni düşünde görem derdi Necâtî lîkin
Düş de gözünde uçar şimdi anın hâb gibi

(Düşünmekten gözüne uyku mu girer ki düşünde görsün)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder