29 Rebî-ül Evvel 1436
20 Ocak 2015
20:51
Mavi Oktav Defterleri'nden
Her gün karşılaşılabilecek bir olay: gündelik bir kargaşaya katlanma yolları. A'nın H'de oturan B ile sonuçlandırması gereken önemli bir iş anlaşması vardır. İş konusunda görüşmek için H'ye gidiyor, on dakika içinde hem gidiyor hem dönüyor geri ve eve varınca böylesine hızlı yürümesinden böbürleniyor. Ertesi gün, bu kez kesin anlaşmayı yapmak üzere, H'ye yeniden gidiyor. Bu da birkaç saat sürebileceğinden, A sabah çok erkenden yola çıkıyor. Eşlik eden bütün koşullar, en azından A'nın görüşüne göre, bu kez H'ye varması on saat sürüyor. Akşamleyin yorgun argın oraya vardığında B'nin, A'nın gecikmiş olmasına kızarak, yarım saat önce A'nın köyüne gitmek için yola çıktığını, yolda karşılaşmış olmaları gerektiğini söylüyorlar ona. A'ya beklemesini öneriyorlar. Ama A, anlaşma konusunda kaygılandığından, bir an önce yola çıkıyor ve telaşla eve gidiyor.
Bu kez, pek farkına varmaksızın, bir solukta aşıyor yolu. Evde öğreniyor ki B sabahleyin gelmiş, A evden çıkar çıkmaz ve hatta, B kapının önünde onunla karşılaşmış ve anlaşmayı hatırlatmış ona, ama o, yani A, hiç zamanı olmadığını, acelesi olduğunu ve gitmesi gerektiğini söylemiş.
Bu anlaşılmaz davranışa karşın, B (A'ya böyle anlatıyorlar) orada kalıp A'yı beklemiş. Gerçekten, sık sık A'nın dönüp dönmediğini sormuş, ama hâlâ yukarı katta A'nın odasındaymış. Hâlâ B'yi görebileceği için mutlu, A merdivenleri koşarak çıkıyor. Tam tepeye varmışken tökezliyor ve ayak bilek kirişlerinden birini incitiyor ve acıdan bayılmak üzereyken, bağıracak gücü kalmamışken, karanlıkta inlerken, B'nin -çok mu uzakta, yoksa yanı başında mı, emin olamıyor bir türlü- öfke içinde ayaklarını çarpa çarpa merdivenden indiğini ve bir daha görünmemek üzere çekip gittiğini işitiyor.
Şeytanî Olan, İyi'nin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir İyi, gerçek İyi'den daha ayartıcıdır. Ama ya kendini benden gizleyemezse? Ya sürek avındaki şeytan güruhu beni dosdoğru İyi'nin içine sürerse? Ya iğrenç bir nesne olan ben, her tarafıma batan bütün iğne uçları tarafından yuvarlana yuvarlana, her yanım iğnelenerek, İyi'nin içine zorla tıkılırsam? Ya İyi'nin göze görünür pençeleri üzerime saldırırsa? O zaman bir adım geriler, bütün o süre boyunca arkamda benim karar vermemi beklemiş olan Kötü'den içeri usulcacık ve üzgün giriveririm.
[Bir hayat] Kokuşmuş bir kancık*, bir sürü enciğin anası, yer yer çürümüş, ama çocukken benim her şeyim olan, hiç peşimden ayrılmayan sadık bir yaratık, dövmeye yüreğimin elvermediği, adım adım geri çekildiğim, aksini yapmaya karar vermezsem eğer, beni duvarlar arasında, şimdiden gördüğüm köşeye sıkıştıracak, orada üzerime abanarak benimle birlikte bütünüyle kokuşacak, dilini irinli ve kurtlanmış elime yapıştırıp -bir onur mu benim için?- benimle son bulacak.
Kötü, şaşırtmacalara başvurur. Ansızın arkasına dönüp şöyle der: "Beni yanlış anladın." Kim bilir belki de gerçekten öyledir. Kötü, kendini senin dudaklarına dönüştürebilir, dişlerinin onu çiğnemesine izin verir ve bu yeni dudaklarla -daha önceki dudakların diş etlerinin üzerine böylesine yumuşakça oturmamıştır hiç- iyilik sözlerini ağzından çıkarırsın, sonra sen de şaşarsın bu işe.
*kancık: dişi köpek.
-----------------------------
Mesela bu bir kötü, bence.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder